“P..” köyü (in Turkish)

Az çok toplumsal farkındalığı olan biri olsam da konu Uluslararası Bakalorya Diploma Programı gibi öğrenmenin bütüncül olduğu farklı hedefleri olan bir eğitim programını geleneksel bir özel okula uyarlamak söz konusu olduğunda şunun farkına vardım ki ; pedagojik liderlik ve örnek oluşturabilme büyük önem taşıyor.  Çünkü konu bir eğitim programını alıp getirmek değil, küçük ve kararlı adımlarla kurumsal kültürü geliştirmek. Meslek hayatımda ilk IB öğrenci guruplarından birisiyle gerçekleşitrdiğimiz bir köy okulu yenileme çalışmamızdan sözetmek istiyorum buradan.

 Yılın farklı zamanlarında yürüttüğümüz fon oluşturma etkinliklerinden, yani okul içinde kek, börek satarak elde ettiğimiz para, nerdeyse en son çıkan en ileri cep telefonunu satın alacak miktara ulaşmıştı. Gerçekten gereksinim içinde olan bir sağlık ocağı veya okula yardım etmek istiyorduk. Bu tür etkinliklerde, öğrencilerimin destek olacağı yeri bizzat gidip görmesi, gereksinimlerini yerinde tespit etmesine her zaman önem veririm. Bu sayede  o zamanlar bizden destek talep etmiş bir kaç yeri gidip birlikte gördük ve aslında yardıma pek de ihtiyaçları olmadığını yerinde anlamıştık.  Bizim hedeflediğimiz elimizdeki belirli parayla birlikte saptayacağımız bir yerin onarılması, boyanması veya birkaç gerekli ekipmanın alınması idi.

Bu arayışla yolumuz Ankara şehir merkezine yarım saat ya da bir saat uzaklıktaki “P..” adlı küçük bir köye düştü. Epey zamandır onarım görmemiş bir yoldan köye ulaştık ve sorarak okulu bulduk. Köyün okulundaki öğrenci sayısı yüz kişi kadardı, toplam iki öğretmenli ve şubeleri-sınıfları birleştirilmiş, tipik bir köy okulu.  Üç tane sobayla ısınan bu mütevazi ve hayli bakımsız ilköğretim okulundaki köylü çocuklara daha ilk gittiğimiz gün hemen içimiz ısınmıştı. Okulu biz ilk ziyaret ettiğimizde karşımıza çıkan görünürdeki tek öğretmen, Erkan hoca yirmili yaşlarının sonunda, aynı zamanda okulun müdür vekili ve ilk 1-2-3 ‘lerin de sınıf öğretmeniydi. Kendisine niçin geldiğimizi ve ne yapmak istediğimizi kısaca anlattığımızda önce epey şaşırdı sonra çok büyük memnuniyetle karşıladı.

Yardım etmek için aradığımız yeri sonunda bulmuştuk. Yapılacak epey iş vardı. Bu küçük okulun çatısı akıyor, yağmur olukları çürümüş, dersliklerin içine uzun yıllardır hiç el değmemiş, dış cephesinde ise dökülmeler olmuş ve tuğlalar görünüyordu. Sobalar eskimiş bahçedeki iki basketbol potası paslanmıştı.  Elimizdeki olanakları  en verimli şekilde kullanarak burası için harekete geçtik.  Önce yağmur oluklarını yenilettirmek gerekiyordu. Bunun için en çalışkan IB öğrencilerimden birinin babası sevgili Alper bey aynı zamanda Okul Aile Birliğinde olduğu için kendisinden destek istedik. Onun bizi kırmayacağını biliyorduk. Çeşitli inşaat onarım malzemeleri, boya, yağmur borusu, vs.nin öğrenci gelirlerinden karşılanarak hesaplı satın alımı, oralara nakliyesi ve bize destek olacak güvenilir birisini (Vahit usta) sağlamakta bize içtenlikle yardım etti.  

Onarımla ilgili işler çeşitli güçlüklerle ilerlerken ders yılının sonu da gelip geçmişti. Okulun son gününün hemen sonrasındaki hafta sonu, bir gurup istekli, ve gayretli IB öğrencisiyle buluştuk ve bir kez daha “P..” Köyü için yollara koyulduk. Ekip on bir öğrenci, ben dahil iki öğretmen, bir veli (Alper bey) ve bir inşaat ustasından oluşuyordu. Oraya varır varmaz hemen işe koyulduk

Artık hepimizin kimliği, sıfatı, evlerimizdeki rahatı geride kalmıştı. Kimimizin elinde duvarları kazımak için spatula, kiminde iri fırça rulosu, kiminde kir pas içinde taşımaya çalıştığı soba borusu hızla çalışmaya başladık. Duvarlarla birlikte yüzlerimiz, kollarımız ve hatta giysilerimiz de yavaş yavaş aynı renge bürünüyordu.  Bu ekipte hiç birimizin boya badana konularında deneyimli olduğunu sanmıyorum. Hatta gençlerden çoğunun hayatında ilk kez köy ortamı yakından gördüğünü de söylemeliyim..

Gönülbirliğiyle, toz toprak ve boya içinde Haziran sıcağında ve buram buram inek kokuları ve eşek bağırtıları arasında neşeyle ve büyük mutlulukla bu köy ilköğretim okulunun içini dışını tertemiz yaptık.

“P..” köyü, tıpkı bazı kamu hizmetlerinde olduğu gibi cep telefonlarının da kapsama alanı dışında kalıvermiş. Akşam olduğunu hatta karanlığın çökmekte olduğunu bile zor farkettik. Öğrencilerimin anne-babaları ve okuldaki görevliler, bekleyenlerimiz  gün boyu bizlere ulaşamamışlar ve doğal olarak da çok merak etmişler. 

Dönüş yolunda ben gökte parıldayan yıldızları seyrederken artık cep telefonları vızır vızır çalışmaya başlamıştı. Gelirken ki parfüm kokuları, jöleli saçlar, moda giysilerden hiç eser kalmamıştı.

Ve şehir merkezine yaklaşırken öğrencilerimden şaşırtıcı ve samimi soru beni gerçekten mutlu etmişti:  “Sencer hocam, önümüzdeki hafta sonu birlikte tekrar bu köye tekrar gidebilirmiyiz lütfen?”  

 

“P..” Village

 

I had been a more or less socially aware individual. However along with the task of implementing IB Diploma Programme, a whole new and holistic approach to a mono cultural school environment, I figured out that, a lot depends on true role modeling of the pedagogical leader.  The issue in fact is improving the overall institutional culture with small moves. Here I would like to share a village school study that we enthusiastically joined efforts with a group of my students from early IB cohorts.

During the regular meetings with the students, the common tendency of the group was to find out a small rural or poor area regional health care center or a school and financially contribute a particular need of that place which we can afford. This could well be a mere transferring some money to a place that is allegedly in some need. The whole amount of money that we had was just enough to cover to purchase one latest release, popular cell phone only. This was raised from occasional muffin and pastry sales at different times of the year. So the students of this private school coming from families of high standards seemed not so much appreciative with it.  Along with ordinary office work and several other things, I personally wanted them to get into a hands-on learning experience through this project.

Through some connections from the parents we managed to reach a small health care center and even a distant public school. However with our on site visits, obviously did not need anything from our side. We made few more attempts however failed to find the right address in its every meaning.

It was almost the end of the school year, my students were bored already, time was very tight. And I was about to despair. On our way back from another irrelevant visit with student representatives, we almost accidentally come across with an isolated looking tiny village about 40 km away from Ankara city center. The road to “P..” (name of the village) was very bad indeed. We found their elementary school from which we had no prior information or any kind of contact. We simply opened the rusty gate of the little dusty school yard and walked in and immediately surrounded by kids enjoying their brake.

The only teacher to whom the kids immediately took us to was Erkan hoca, was a tall man in his late twenties. He was quite understandably astonished to see us.  It was my students before me, to tell cheerfully why we were there. He then said you are most welcome.  Erkan said that he is the teacher for joined class of grades 1-2 and 3. There must be another teacher to grades 4 and 5, too, but we have never seen her. Erkan hoca said that he is the acting school principal too.

This school had the standards of few decades ago.  It must have been some number of years the last time this modest village school of four rooms ever had a repair and paint. There were three old stoves for heating.  We were relieved since thinking that we have eventually found the right place. There were lots of things to be taken care of.  The roof leaked, the rainspout did not function, classroom walls needed a good repair and paint as well as the exterior of this little building. We needed to make a real good plan with our money which was limited indeed. Later my student group started finding out prices of house painting and relevant materials.  

Some parents were also involved in the following days. It was Alper bey, father of one of the most hard working girls, who was at the board of the parent teachers association who joined the team.  He brought Vahit, a skillful construction worker to take care of the roof and the rainspout.  After he was done, we formed a team of painters just the day first days of the summer holiday. early morning we were in “P..” village. The team consisted of two teachers (one is me), eleven energetic IB students, and one parent Alper bey and Vahit the worker.

There and that day, we had a different role, all our identities, social status, daily used lotions were somewhere else after as soon as we started peeling the classroom walls off  before the paint. Apparently nobody in the team was experienced at all, except for Vahit, thanks to him, that he guided us what exactly to do.    

With the distinct smell of cows, natural fertilizers in the air, loud occasional cries of donkeys and barking dogs in Pecenek was a kind of life time experience to my students and to me as well. This must have been the first village that these students have ever seen that close and live. Few kids from the village helped us and we all enjoyed this lovely interaction.

We hardly realized that, it was already late evening. I later on found out that the parents of the student group was worried, since they were not able to reach any of us from the mobile phones. Like other public services, mobile phones were very poor there too. At the end of the day, on our way back home, none of us had any fancy hair styles or fashionable clothes, we were all so exhausted. I was watching the already shining stars up  in the sky, while we were still in the  countryside. The mobiles were all on by then. Just as were about to enter the big city again, another beautiful moment in my profession to hear such a sincere question – Can we please come together next weekend and visit this village one more time ?