Bir fincan kahve

Ülkemizi ziyaret eden yabancı konukları genelde hayli şaşırtan bir konudur. Portakal, muz, kivi yetişebilen Anadolu topraklarında kahve yetişmediğini duymak onları hep ilginç gelmiştir Nasıl olur da Türk kahvesi diye bildikleri kahve Türkiyenin ürünleri arasında olmasın.

Dogu kültürünün, günümüz küresel yaşantısına hediye ettiği lezzet ve keyif içeceği kahveyi ilk olarak Müslüman mistiklerinin asırlar önce içtiğini biliyoruz. Böylelikle özel bir sufi içeceği bugunun global ürünlerinden biri haline gelmiş durumda.

Kahve deyince zarif porselen fincan içinde bol köpüklü, az şekerli bir Türk kahvesi  gözümüzün önüne geliyor, ya da kimilerinin İtalyan ekpressosu, Fransız cafe au lait veya Amerikan double grande..Starbucks, Cafe Nero, Costa ve hatta Nescafe bugün kürselleşmenin sembolleri arasındalar.   

Kahve çok sıcak iklim kuşağında Sahra çölünün altındaki Afrikada, Latin Amerika’da, Endonezya hatta Vietnam’da  yetişien bir bitki. Kahvenin asıl memleketi ise Yemen ve Etiyopya. Şarkılara, türkülere bile konu olmuş, “Kahve Yemenden Gelir”diye. Bilinen ilk kahve bitkisi yetiştirmek ve çekirdeklerinden “qahwa” adlı içeceğin oluşturulması Yemen de olmuş.

Qahwa” içeceğini Yemen deki bir gurup mistik, konsantrasyonlarını arttırmak ve ruhsal arınmalarına yardımcı olduğu düşüncesiyle, dini ritüellerinde içiyorlarmış. 1500 lerde Yemen’in önemli limanlarından Mocha’dan Mısır’a doğru yayılmış. Aynı dönemde Suriye Halep’e ve sonra da Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a kadar gelmiş. İlk başlarda kahve sufilerle bağdaştırılan bir ürün olarak algılanmakta olsa da, dini liderlerce onaylanmamış ve hatta yasaklama girişimleri olmuş. Ne de olsa insanların kahve evleri diye adlandırılan mekanlarda bir araya gelmeleri, politikadan, şundan bundan gevezelik yapıp, tavla ve türevi oyunları oynayıp toplu vakit geçirmeleri orta çağ din yetkilileri için bir tür potansiyel tehlike anlamına gelmekteymiş. O zamanlar kimilerince “şaraptan bile daha tehlikeli”diye nitelenip Osmanlı’daki türlü yasaklama maceraları 1600’lerin ilk yarısında ünlü 4. Murad rejimince ölüm cezasına dek vardıysa da sonunda devrin “akil (!)adamlari” kahvenin prensipte içilebilir olduğu sonucuna varmışlar.

YemenHem Osmanlıların batıyla türlü etkileşimleri hem de Yemen’in Mocha limanı sayesinde, kahve artık Avrupa ya ulaşmıştı. 17. Yüzyıl Avrupasında Mocha limanını en çok kullanan İngiliz, Danimarka ve Hintli tacirlerdi. Gemilerini Güney Afrika’nın en ucundaki Ümit burnundan dolandırıp Hindistan ve doğu dünyasının diğer limanlarına gidiyorlardı. Avrupalı tacirler Yemende üretilen kahvenin sadece bir kısmını almaktaydılar. Kahvenin geri kalanı geniş Osmanlı topraklarında bol bol tüketiliyordu.

Suleiman the Magnificent
Suleiman the Magnificent

Avrupalıları kahve ile tanıştıran önemli olaylardan birisi de Kanuni Sultan Süleyman zamanında Tuna nehri boylarına yapılan akınlar, Viyana kuşatması gibi askeri gelişmelerdi.Bu arada kahve evleri Orta Doğu da iyiden iyiye yaygınlaşıyor, insanların görüşlerini paylaştığı, günlük konuları konuştuğu, bir arada türlü oyunların oynandığı mekanlar olarak giderek yaygınlaşıyordu.      

İlk başlarda Avrupalılar kahveyi şüpheli bir Müslüman içeceği olarak gördüler. 1600’lü yıllardaki Papa 8.Klement kahve tiryakisiydi ve ona göre böylesi bir içeceğin sadece Müslümanların tekelinde olmasının yanlış olduğunu dolayısıyla kahvenin vaftiz edilmesi gerektiğini buyurmuştu.

Avusturya kahve içme geleneği 1683 deki Kanuni’nin ünlü Viyana kuşatması sonrası oluşmaya başladı. Kuşatmanın ardından Osmanlı ordusunun ardında bırakıp gittiği stok malzemeler arasında bol miktarda kahve vardı.      

Bugün Türk Kahvesi ismindeki içecek sadece Türkiye de değil pek çok farklı coğrafyada tüketiliyor. Yunanlılar aynı içeceğe nedense “Yunan Kahvesi” adını verme ihtiyacını duymaktalar. Mısır, Lübnan, Suriye .. buralarda aynı içeceğe ne isminin verildiği kimsenin umurunda değil.   

Kahvenin ilk üretildiği Yemen de kahve üretimi her geçen gün biraz daha  azalıyor. Hiçbir Orta Doğu ülkesinin adı günümüz kahve üretiminde geçmiyor bile.

Ama şarkılar devam ediyor “Kahve Yemenden gelir”. Ülkemizde bir zamanlar gelin adaylarının evlilik konusundaki kişisel görüşünü aile büyüklerine ve damat adaylarına sadece yaptığı kahvenin içine koyduğu şekerle aktardığı günler çoktan tarihe karıştı. İçilen kahvenin fincanından kaç zamana kadar hangi yola gidildiğini, deve yüküyle kısmetleri, ayrılıkları öngörmek(!) konusuna girmeyi hiç düşünmüyorum. Her şey bir yana hala bir zamanlar birlikte içilmiş bir fincan kahvenin hayli uzun süren bir hatırı var sayılır öyle değil mi?

Published by

Sencer DONMEZ

I am an international education improvement leader specialized with IB Diploma Programme. Pedagogical leader of changes and visionary school administrator. I help schools to introduce, implement and also improve their IB Diploma Programme by consulting, trainings that I offer and with my leadership. My international educational leadership skills are acknowledged by my appointment in the team of IB Diploma authorization visits in Europe, Africa and the Middle Eastern counties and also in Asia Pacific. As an IB recognized Diploma Programme educator, I have participated in the authorization and consultation of many schools all located in various parts of the world. On behalf of the IB organization I prepared reports on DP 5 year evaluation self-studies. I have a genuine interest in broadening the horizons of the young people that we educate and contribute improving the overall quality of the education institutes that I take my part in the admin team. As details can be seen below I keep on attending several professional development programs, including the Principals' Training Center. Many students and teachers with whom I had the chance to work closely with, certainly managed to change their lives for the much better and improved themselves a great deal . I can proudly say that, the same thing applies to the schools that I took part in the leadership teams. With great enthusiasm I teach IB Theory of Knowledge and philosophy. As a world citizen coming from a natural transition area in between the western world and the east, I have acquired a strong intercultural sensitivity.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.